Son zamanlarda zaman yönetimine kafayı takmış bulunmaktayım. İlk aşamada neyin nelerin zamanımı aldığını daha doğrusu çaldığını düşünür oldum. Telefon kullanımının bendeki etkisi çok fazla. Telefondan kasıt tabi ki sosyal medya kullanımı. Öyle çok paylaşım yaptığım da yok. Ama bir şeyler izlemeye ya da okumaya dair hipnotize olmuş gibiyim. Ama son zamanlarda bir farkındalık geldi. Azaltmam gerektiği yönünde. Bir zamanlar buralara uğradığımda instagram ve twitter'da zaman harcamıyordum. Şimdi yine aynısını yapacağım. Hem zaman geçirmeyi azaltmış hem de niteliğini değiştirmiş olurum bu sayede Artık okuma alışkanlığımı kazandım. Uzmanlık (a kadro) sınavları yüzünden roman okumayı unutmuştum. Ama şimdi iş anlamında her şey rayına oturunca, peş peşe klasikleri okumaya başladım. Şuan elimde Rahel Tanrı’yla Hesaplaşıyor (Stefan Zweig) var. Yarısı bitti. Birkaç güne kalan kısmı da biter ve inceleme yazısı da gelir peşinden. Kahve ile ilgili halen kafamda net bir karar yok. Tüketimini azalt...
İnsan otuz beşinden sonra değişir mi? Mesela sabahları kalkarken dinç kalkar mı? Hatta gün ışırken kalkar mı? Tam anlamıyla dengeli beslenir mi? Sporu hayatına dahil edebilir mi? Rafine zevkleri oluşur mu? Çiçek bakmayı becerir mi? Misal otuz beşinden sonra yabancı dil öğrenir mi? Kendisine bir kütüphane inşa edebilir mi? Otuz beşinden sonra hayır diyebilir mi insan? Öğrenebilir mi bunu? Velhâsıl insan otuz beşinden sonra yaşar mı?
Bazı blog temaları o kadar güzel ki , aynısını yapayım diyorum ki ama tabi ne eksik ; bilgi . En ufak bir bilgiye sahip değilim. Okulu yok ki okuyasın, satılmıyor ki alasın gibi moda girmeyeceğim ama yine de nasıl yapıyorlar insanlar öyle güzel blog temaları, hayranlıkla bakıyorum.
Great blog
YanıtlaSilPlease read my post
YanıtlaSil