Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

✏️ İngilizce Çalışmaya Dair Yol Haritasını Belirledim

Kahvemi yudumlarken; İngilizce ile ilgili yöntemle ilgili biraz araştırma yaptım. Buna kafa yormuş kişileri dinledim. Ve kendimce bir yol haritası belirledim. 1.Dil Bilgisi (Grammar) Çalışması 2.Yaygın kelimeleri (bin, üç bin) Öğrenme 3.Writing 4.Reading  5.Listening  Aşamalar bunlar. Ama şöyle ki biri bitince biri başlayacak şekilde ilerlemeyecek. Çünkü grammar çalılırken bir yandan da kelime öğrenme yapılabilir. Bir şeyler okurken dinleyebilir, dinlerken yazabilirim. (1-2) ve (3-4-5) diye iki ana bölüm yarattım. Bakalım uygulamada ne olacak? Burada grammar için PDF arayışım var. YouTube videoları da var tabi. Bugün kaynağı belirlerim. Yarın fiilen başlarım. Artık SÜREKLİLİK  odaklı düşüneceğim. Çünkü disipline olmadan süreklilik arz etmeden hiçbir şeyde başarı sağlanmaz. Benim yabancı dil öğrenmemdeki başarısızlığım gibi. Lâkin değiştirmek lazım bazı şeyleri. 

🎥 LA BELLE EPOQUE (YENİ BAŞTAN) (2019)

Filmi keyifle izledim. Hepimiz ara ara bunalarak eski dönemleri arıyoruz. Nerde o eski dönemler diyoruz. Böyle bir şansımız olsa en azından bir gün bile olsa tekrardan bazı anıları canlandırsak fena olmazdı doğrusu. Geçmişi özlemek güzel ama geçmişte kalmak ne kadar doğru? Günümüzde bulunduğumuz ortamdan, sorumluluklardan koparak takvimin eski yapraklarına gitmek günümüzdeki insanlara haksızlık gibi. Kimimiz evet çağın kendisiyle sorunu olan insanlarız. Bu denli ilerleyen teknoloji, kopuk insan ilişkileri, hızlı tükenen her şey; bizleri rahatsız ediyor. Bu durumlardan kaçmamak mümkün olmamakla birlikte azaltmayı amaçlamak daha iyi olur.  Nihai olarak filmi izlemenizi tavsiye ederim. Öyle aksiyon dolu bir film değil ama akıcı bir film. Netflix dizileri gibi olmasa da bir iki yerinde müstehcen sahneler var, bilginiz olsun. Şimdiden iyi seyirler. 

İNGİLİZCE ÇALIŞMALARIM VE TEFSİR OKUMALARIM

Eşimle oturup sohbet ederken, bana biraz da eleştiri mahiyetinde birtakım cümleler sarf etti. İş yerine kendimi çok verdiğimi, tüm enerjimi iş yerinde harcadığımı haliyle evde kendime bir enerjinin kalmadığını; başlayıp ama devam etmediğim tefsiri ve başlama kararı alıp bir türlü başlayamadığım İngilizceyi hatırlattı. Ben tabi bunun üzerine biraz kafa yordum. Cidden kendime katacak neler yapıyorum. Dünyevi ya da uhrevi , farketmeksizin kendime katacak neler yapıyorum  Yok iş yeri yok mevzuat derken, eve gelince birbirine benzeyen günler geçiyorum. Oysaki günün güne benzemesi ne büyük kayıp.  Bu sebepledir ki, gün içinde bir plan yapacağım kısmetse. Kaynak, yöntem , YouTube videoları veya telegram pdfleri vs. Tefsir için de zaten devam eden bir çalışma var ama takvimlendirmem lazım. Böylece günlerimi dolu dolu geçirmiş olurum.    ** Tefsir kitabım ve aldığım notlar

Haftanın Son Mesaisi : Cuma

 Evvela herkesin Cuma’sı mübarek olsun. Nihayet haftayı kapatıyoruz. Zorlu bir hafta oldu ama bitti bitiyor. İşleri toparladığım bir hafta oldu benim için. İş hayatımda bu bakımdan olumlu geçti.  Evde ise balkonu toparladım. Biraz dağınık idi. Her şeyin kutusu duruyor. Atılmıyor. Haliyle bir yığın oluyor. Puzzle oynar gibi yerleştirme gayretine girdim. Tamamladım. KPSS sürecinden kalma kitapların bulunduğu kutuları da artık çıkardım balkondan. Bir arkadaş alabilirim dedi. Ona vereceğim. Ve kurtulacağım. Haftasonu ayakkabıları düzenlerim. Halen bot kullanmaya karşı gibi yazlık ayakkabıları kullanıyorum. Gerçi ben halimden memnunum ama havalar kötü olunca sıkıntı oluyor.  ASM’lerdeki değişikliği gördüm. Güldüm geçtim. O kadar diyecek laf ama ben sustum. Zaten bir şeylerin iyi olacağına dair inancım yok. Bu da birkaç husus olarak eklendi. 

Yoğunluk ve Yorgunluk Bir Arada & GS MAÇI VAR

Bu aralar yoğunluk da yorgunluk da bir arada. Tabi yoğunluk olduğu için yorgunum demek, işin kolay tarafı. Ama kimi arkadaşlara baktığımda, hatta çocuklu arkadaşların günlerinden ensanteler dinlediğimde hayretler içinde kalıyorum. Ben de eşim de eve geldiğinde zor bela yemek işini hallediyor ardından kanepelere yayılıyoruz. Ve sonrasında da dişe dokunur bir icraat içinde olmuyoruz. Oysaki yemek sonrası; bir yürüyüş olur, bir film izlemek olur ya da bir şeyler okumak olur (İngilizce , tefsir, mevzuat vs.) yapılabilir diye zihnimde düşüneduruyorum. Lâkin mümkün olmuyor. Zihinde var vücutta yok.  Bugün maç vardı Galatasaray’ın. İlk dakikada talihsiz bir gol yedik ama olsun. İyi toparladık. Biraz derli toplu oynasak ya da mesela İcardi olsa net galibiyet ile dönerdik. Batshuayi değişikliği erken oldu. Ama Metehan’ın girmesi ve kendisini göstermesi çok iyi. Nihai olarak bir puan bir puandır. Yenilmedik ya. Bekleyelim bakalım sonraki maçı. İş yerinde durumlar fena. Yan servisin şefi bi g...

İnsan otuz beşinden sonra değişir mi?

      İnsan otuz beşinden sonra değişir mi? Mesela sabahları kalkarken dinç kalkar mı? Hatta gün ışırken kalkar mı? Tam anlamıyla dengeli beslenir mi? Sporu hayatına dahil edebilir mi? Rafine zevkleri oluşur mu? Çiçek bakmayı becerir mi? Misal otuz beşinden sonra yabancı dil öğrenir mi? Kendisine bir kütüphane inşa edebilir mi?  Otuz beşinden sonra hayır diyebilir mi insan? Öğrenebilir mi bunu? Velhâsıl insan otuz beşinden sonra yaşar mı?

✏ Bilinç Yetisi

✏ Bilinç herkeste olmayan, olduğunda da fark yaratan bir yetidir, misal olur ki cahil bir kimsede bilincin olup olmaması gibi.  ✏ Cahil bir kimse, cahilliğin bilincine vardığında, suskunluğa, zayıflığa ve bir o kadar cahilliğini giderme çabasına girer. Bilinç, cahil bir kimsede öğrenme aşkı yaratır. Ve bu aşkın bitmeyeceğini, cahilliğinin hiçbir zaman bitmeyeceğini bilir.  ✏ Oysaki bilinci terk eden, cahilliğini idrak edemeyen bir kimsede cahillik zayıflık ve suskunluktan ziyade bir güce dönüşür. Cahil olduğunu bilmeyen bilinçsiz kimsede, sonsuz bir haklılık payı ve bundan doğan bir güç peydâh olur. Ve kimsenin ‘kendisini alt etmediği edemediğini’ gören kimse, galip gelmenin sarhoşluğunu her daim zihninde yaşar.  ✏ Dikkat çekilmesi gereken bir husus da bilinci olmayan kimselerin çoğunluğunun sayıca ağır basmasıdır; işte bu cahilliğin bireysel olmaktan çıktığı toplumsal bir sorun ve akabinde çürüme yaratacağı nokta budur. Neyin normal olduğunu , meşru olduğunu gösteren de ...

📸 Fotoğraf.01

•  Instagramda paylaştığım -paylaşmak için çektiğim- fotoğrafları burada paylaşmayı ve hatta bu isteği dönüştürerek burada paylaşmak için fotoğraf çekmeyi rutin hale getirmek için bir seri oluşturmak istiyorum. Blog sayfamda böyle bir başlık oluşturuyorum ve ilk fotoğrafımı paylaşıyorum. ⬇️ ⬇️ ⬇️   📸 Yer Ankara. Geç saate eve gidiyorum. Yağmur yağınca, binaların ışıltısı güzel göründü. Ve böyle güzel bir fotoğraf çıktı. Binaları çekmeyi seviyorum. Mimari yanı beni meraklandırıyor. 

☕️ Bir Kahve Meselesi

İş yerinde mesaiye başlama ritüeli bir fincan Türk kahvesi içmek olur. Alışkanlık mı yoksa cidden vücudun böyle bir kafeinle uyanma gereksinimi mi bilemedim ama mevcut durum bu yönde. Genel olarak bir arkadaşımız, gönüllü olarak kendisi yapar ; hem kendisine hem de ben dahil birkaç arkadaşına. Kahve yapacağını söyler bizler de kahvenin olduğu yere fincanlarımızı koyarız. Böylece sağ olsun yapar kahveyi. Ama bu esnada takriben 7-8 dakika anca süren bir sohbet ortamı olur bu yerde. Dün bunu gören amirlerden biri, bu durumdan kaynaklanan memnuniyetsizliğini ifade etti. Yoksa müşteri* bekliyormuş da (-ki kimse yoktu) kalabalık durmak iyi değilmiş de vesaire. Herkesin tabi nahoş duruma tepesi attı. Yerinde oturup hiçbir iş yapmazsan, hatta idareye yaransan hiçbir sorun teşkil etmez. İki lakırdı yapan ve bunu en fazla 7-8 dakikalığına gerçekleştiren bizler; iş ahlakıyla disipline olmuş kişiler olmamıza karşın böyle bir yüzeysel değerlendirmeye maruz kaldık. Zaten bu zihin yapısı ile işler yü...

Merhabalar

Son zamanlarda zaman yönetimine kafayı takmış bulunmaktayım. İlk aşamada neyin nelerin zamanımı aldığını daha doğrusu çaldığını düşünür oldum. Telefon kullanımının bendeki etkisi çok fazla. Telefondan kasıt tabi ki sosyal medya kullanımı. Öyle çok paylaşım yaptığım da yok. Ama bir şeyler izlemeye ya da okumaya dair hipnotize olmuş gibiyim. Ama son zamanlarda bir farkındalık geldi. Azaltmam gerektiği yönünde. Bir zamanlar buralara uğradığımda instagram ve twitter'da zaman harcamıyordum. Şimdi yine aynısını yapacağım. Hem zaman geçirmeyi azaltmış hem de niteliğini değiştirmiş olurum bu sayede Artık okuma alışkanlığımı kazandım. Uzmanlık (a kadro) sınavları yüzünden roman okumayı unutmuştum. Ama şimdi iş anlamında her şey rayına oturunca, peş peşe klasikleri okumaya başladım. Şuan elimde Rahel Tanrı’yla Hesaplaşıyor (Stefan Zweig) var. Yarısı bitti. Birkaç güne kalan kısmı da biter ve inceleme yazısı da gelir peşinden. Kahve ile ilgili halen kafamda net bir karar yok. Tüketimini azalt...